Ahmet Bey, küçük, ahşap, kırmızı boyalı, iki katlı bir evde otururdu. Erkenden kalkar, "Haydi ya nasip" derdi ve evden çıkardı. Kimseler anlamazdı "Ya nasip" ne demekti? O mahallede herkes gömlek giyerdi, Ahmet Bey bir de ceket diktirdi, mahalleli bundan pek hoşlanmamış gibiydi.
Mahalleli kahvede zaman öldürüyor, sabah akşam sohbet ediyordu. Oysa Ahmet Bey onlardan farklı olarak sessizliği severdi. Mahallelinin sevmediğini bildiği ceketine bir de astar diktirmişti. Mahalleliye dert olmuştu Ahmet Bey'in ceketi.